ÇİMİ KÖYÜNE HOŞ GELDİNİZ!!!
  ÜRÜNLERİMİZ
 

 KÖYÜMÜZDE YETİŞEN ÜRÜNLER VE FAYDALARI

 

1-ÇİMİ BALI

 

Köyümüzün meşhur bir ürünü de baldır. Anzer balından sonra yurdumuzun en kaliteli balıdır. Köyümüzün yaylaları geniş olduğu için bin bir çeşit çiçek bulunur. Arı bu çiçeklerden topladığı polenleri ile bal yapar. Yaylamızda çiçek çok olduğu için Çimi balı halis çiçek balıdır. Eskiden yaygın şekilde top kovan(çam ya da katran ağaçlarının gövdesi oyularak kovan yapılırdı.) balı olurdu. Arıcılık köyümüzde hâlâ yaygındır. Fakat eski güzel ballara hasretlik çekiyoruz.
        Balın Tanımı: Bal, Türk Gıda Kodeksi 20 00/39 sayılı Bal Tebliğinde "Bal; bal arılarının çiçek nektarlarını, bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgü maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı madde" olarak tanımlanmıştır. Tanımından da anlaşılacağı üzere bal saf ve doğal olmalı, hiçbir katkı maddesi veya kalıntı içermemelidir.
     Balın faydaları: İyi bir koruyucudur: Anti bakteriyel özelliğinden dolayı içinde birçok gıda bozulmadan saklanabilir. Mideye kuvvet verir: Baldaki şeker emilimi en kolay olan şeker olması ve Hazmı gerektirmediğinden kolayca kana geçer. Ve midedeki fazlalıkları dışarı atar. Kansızlığı giderir: Kan yapıcı özelliğinin yanında hastalıktan yeni kalkmışlara kuvvet verir. Damarları açar: Diğer şekerlerin oksijen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Kalp adalesine faaliyet ve zindelik vermesiyle Kalp Hastalarına faydalıdır. Romatizma: Romatizmalı hastalıklarda haricen kullanmak hastayı kısa sürede iyileştirir. Alerji: Alerjik vakıalarda pahalı ve zahmetli tedavilerin yerini alacak bir alternatif tedavidir. Ağrı dindirici: Balın bilhassa buharı ağrı ve sızıyı birkaç dakika içinde dindirmeye başlar. İştah açıcı: İhtiva ettiği A,B,C ve diğer vitaminler ve mineraller insana zindelik verir. Doğal diş macunu: Diğer tatlı ve meyvelerin zıttı bal dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur, ağızdaki yaraları tedavi eder.
Kabızlık: Bilhassa sıcak bal şerbeti kabızlığı kısa sürede geçirir. Şişmanlık: Bal içerdiği enzimler sebebiyle şişmanlığı önler. Bilhassa ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği vardır. Yara iltihap giderir. Bugün modern tıpta ameliyat yaralarında bal kullanıldığı bilinmektedir. Cavanagh ve BEAZLEY adlı araştırmacılar balın laboratuar şartlarında özellikle boğaz iltihaplarında kendini gösteren Kalbi Tutacoli mikropları ile Candida Albicans isimli mantarlar üzerinde balın etkili olduğunu gözlüyorlar. İnhibin mikropların üremesini de önler. Balgam söktürür: Balgamı keser vücudun pis rutubetini giderir. Göze faydalıdır: Gözün görme gücünü arttırır. Nar suyu ile karıştırılıp göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar. Karın Ağrısı: Karın ağrısını geçirir. Bal şerbeti karın ağrılarını çok kısa bir sürede dindirir. İdrar: Söktürür. Mesane yollarını temizler. İltihabını giderir. Köpek ısırması'na karşı faydalıdır. Köpek ısırınca bal şerbeti içilir. Ve köpeğin ısırdığı yere bal sürülür. Kuduz ihtimaline karşı tıbbi tedbirler ayrıca alınmalıdır. Cildi Güzelleştirir. Vücut bal ile ovulursa cilt yumuşar. Bitleri öldürür. Saçlar' ı besler. Saça sürülürse saçları yumuşatır. Besler, uzatır, parlaklık ve canlılık kazandırır. Nezle'yi geçirir. Bal limonla veya sütle içilirse nezle için çok faydalıdır. Verem: Özellikle çiçek balı gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse akciğer yaraları ve vereme çok faydalıdır. Yanıklar: Bal zeytinyağı ve gres yağıyla karıştırılıp yanan yerlere sürülürse acı, sızı çekilmez. Yanık kısa sürede iyileşir. Yanık izi kalmaz. Varis'e faydalıdır. Bal vücuda olan varis ve varis yaralarına masaj yapılarak sürülürse çok faydalıdır. Karaciğer: Bal karaciğer ve göğsü temizler. Baldaki ciholin karaciğerin fonksiyonunu kuvvetlendirir. Ve hücrelerinde toplanan yağın giderilmesi için harekete geçirir. Sarılık: Balla salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir. Kanı temizler. Sarılığı kısa sürede iyileştirir. Terlemeyi giderir. Bal mumu ile birlikte birkaç gün sakız gibi çiğnenirse burun tıkanıklığı ve bundan dolayı meydana gelen terlemeyi giderir. İshal'i durdurur. Soğuk bal şerbeti ishale çok faydalıdır. Kısa sürede durdurur. Alaca: Alaca hastası olanlar en az iki-üç ay sabah aç karnına bir su bardağı bal şerbeti içerse şifa görür. Kolestol'ü düşürür. Yatağını ıslatan çocuklar için gayet faydalıdır. İlaçların yan tesiri'ni önler, zararlarını önler. Akne için iki çorba kaşığı bal iki çorba kaşığı süt limon suyundan oluşan karışımın sürülmesi faydalıdır. Büyüme çağındaki çocukların zekâ gelişimi'ne azımsanmayacak derecede olumlu etkisi vardır. Ayrıca önemli ölçüde Cinsel gücü arttırıcı özelliği vardır.


                     2- YOĞURT

 

Yoğurdun Yapılışı: Yoğurt, sütün mayalanmasıyla oluşan beyaz koyu kıvamda süt ürünüdür. Köyümüzde genellikle keçi beslenildiğinden keçi sütü ve keçi yoğurdu üretilmektedir. Başta kekik olmak üzere keçilerin bin bir türlü ot ya da yaprak tüketmesi yoğurdun kalitesini artırmaktadır.
Yoğurt, midede kendi kendini sindirebilen tek gıda olarak bilinmekte ve verem ile şarbon dışında tifo, paratifo, difteri, dizanteri, kolera, tüberküloz, gibi 22 hastalığa ait mikrobu imha edebilmektedir.
         Eğer yapılmak istenen yoğurdun biraz ekşi olması istenirse maya daha ekşi bir yoğurttan hazırlanmalıdır.
         Sütün yoğurda dönüşmesini "Türk Basili" denen ve laktik asit çıkaran bir mikroorganizma sağlar. Bu mikroorganizma en iyi vücut sıcaklığında gelişir. Yoğurt, süt şekerinin(laktozun) ,yoğurt mayasının etkisiyle kısmen laktik asit haline gelmesinden meydana gelen pıhtılaşmış bir sütten başka bir şey değildir. Sütteki asidiğin yükselmesi nedeniyle, sütün bileşimindeki kalsiyum kazainattan , kalsiyum ayrılarak kazein jel haline geçer yani pıhtılaşır.Bu olaya, yoğurtlaşma denir.Sütün asitliği, süte yoğurt katılmasıyla yükseltilir.
        Yoğurt yapılacak süt, önce kaynatılır.( Hastalık yapıcı faktörlerden arındırmak, fazla suyu uçurarak yoğurda daha iyi kıvam vermek, oksijeni bertaraf etmek ve hammaddedeki yağı yumuşatmak için süt ısıtılır.) Kaynatılan sütün suyu dörtte bir oranında azalınca, süt, yoğurt mayalama kabına aktarılır 2 çay kaşığı eski yoğurt, yarım kahve fincanı kadar sütle sulandırıldıktan sonra, sıcaklığı 40-45 dereceye inmiş olan sütün yüzeyinin bir kıyısından içine sokulup hafifçe çalkalanır. Yoğurt kabının üzeri, sütün soğumaması için sıkıca kapatılır. Sıcaklık uzun süre 37 derece dolayında olmalıdır. Yoğurdun belirli sıcaklıkta tutulabilmesi için üzeri örtülür. 4-5 saat mayalanmaya bırakılır. Mayalanma ortamında daha fazla bekletilirse yoğurdun tadı ekşir. Yoğurt, üzeri açılıp 2 saat serin bir yerde dinlendirilir.
Yoğurdun Sağlığa Faydaları
          Yoğurt, sabahtan akşama kadar günün her saatinde yenebilecek harika bir gıdadır. Yoğurt daima suyuyla birlikte yenmelidir. Süzme yoğurtta "B" vitamini kalmaz. Çünkü vitaminler hep yoğurdun suyundadır.
o       Şeker hastaları için yararlı bir besindir. Şeker hastalarına verilecek yoğurt, ekşimiş olmamalı ve kaymağı alınmış olmalıdır.
         Sabahleyin kahvaltıdan sonra yenen yoğurt, sindirimi kolaylaştırıp, bağırsakların çalışmasına yardım eder. Her yaşta hemen, hemen herkes için uygundur. Ancak, midesi çok duyarlı olanlara, onikiparmak bağırsağı ülseri olanlara dokunur. Yoğurt, hastalar ve zayıf bünyeler için sütten daha besleyici sindirimi kolay bir gıdadır. Aynı zamanda bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların(Amiplerin) çoğalmalarına ve hatta yaşamalarına engel olan bir besindir. Bu sebepten tifo ve ishal zamanlarında yoğurt âdeta bir ilaç gibi tavsiye edilmektedir. Tüberkülozlu hastalar üzerinde de antibiyotik etki gösterir.
        Yoğurt aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların tedavisinde de oldukça öneme sahiptir. Çocukların bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalıklarının dietik tedavilerinde kullanılır.
         Ayrıca, yüze ve boyna sürülürse cildi canlandırır. Yirmi dakika kalsın cildinizde, sonra da gülsuyuyla siliverin. Rahat bir uyku için de yoğurt yiyebilirsiniz. 

                        DERİ PEYNİRİ3 ggg8AYUOUİDERİ PEYNİRİ 

 Yoğurtta olduğu gibi peynirde de köyümüzün haklı bir ünü vardır. Köyümüz ve köyümüzün yaylasına göçen aşiretler(Yörükler) genellikle keçi sütünden peynir keserek keçi derisine bastırırlar. Peynir derileri yaz boyunca yaylamızda olan çeşitli oruklarda (obruk) bekletilerek özleşmesi sağlanır. Oruklar doğal soğuk hava deposudur.
         Badem: Anavatanı Orta Asya olan badem ağacı İran ve Çin de 3500 yıldır yetiştirilmektedir. Meyveleri ancak Akdeniz'in bol güneşli yörelerinde oluşmakta olan badem ağacının biri tatlı, diğeri ise acı badem olan iki türü bulunur. Bademin yararları: İki türü bulunan bademin sağlıkta sıklıkla kullanılan türü acı bademdir. Tatlı badem gibi acı badem de bağırsak parazitlerine karşı mükemmel bir ilaçtır. Ancak acı badem pürisik asit içerdiğinden güçlü bir zehir özelliği taşır. Bu nedenle asla ağız yoluyla kullanılmamalıdır. Merhem haline getirilip kullanıldığında acı badem aynı zamanda kuvvetli bir ağrı kesicidir. Özellikle migren, böbrek ve karaciğer ağrılarına karşı yatıştırıcı etkisi vardır. Sinir sistemi ile ilgili ağrıları dindirirken aynı zamanda meyvelerinden hazırlanan merhem, cildi hassas olanlar için mükemmel bir temizleyicidir. Tatlı bademe gelince: Kabuk ve meyvelerinden farklı yerlerde yararlanılır. Yaprak ve kabukları karaciğerin faaliyetini artırır ve öksürüğü giderir. Kabuklarının ise ateş düşürücü ve idrar söktürücü özelliği vardır. Aynı zamanda tatlı badem, doğrudan meyve olarak yenir. Pasta, tatlı gibi yiyeceklerin içine katılarak da tüketilebilir. Çok lezzetli ve besleyici bir gıda olan badem, midesi zayıf olan kişilerce fazla tüketilmemelidir. Ancak midesi sağlam olanların sıkça tüketmesinde hiçbir sakınca yoktur. Böylece bademin vücudu güçlendirici etkisinden maksimum yararlanılmış olur. Eczanelerden satın alınabildiği gibi evde de yapımı mümkün olan tatlı bademyağı ve badem şurubu ise, ağızdan bağırsaklara kadar tahriş olmuş tüm dokuların iyileştirilmesinde kullanılır. Ayrıca bademyağı; kaşıntıların giderilmesinde, yanık tedavisinde, bronşit ve idrar yolları rahatsızlıklarında da sıklıkla kullanılan doğal bir ilaçtır. Parazitler için: Tatlı bademyağını, hatmi çiçeği ve gelincikle demleyin. İçine biraz bal ve yumurta sarısı ekleyin. Hazırladığınız bu karışımı bağırsak parazitlerini gidermekte kullanabilirsiniz. Tatlı badem yağı ayrıca kaşıntılara, yanıklara derinin üzerinden kullanmak sureti ile iyi gelen doğal bir ilaçtır.

           Kekik : Çimenlik tarla kıyılarında, orman kıyılarında ve çayırlardaki karınca yuvalarının üstünde yer almaktan hoşlanır. Güneş ve sıcak istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelere çoğalır. Güneşli öğlen sıcaklarında menekşe renkli çiçeklerinden yayılan güzel koku, arıları ve böcekleri kendisine çeker. Kendilerine özgü bir kokuya sahip olan bu çiçekler beni çocukluğumdan beri etkilemiştir. Öncelikle baharat olarak kullanılır. Yağlı ve ağır yemeklerin tadını zenginleştirir, sindirimi kolaylaştırır. Şifalı bitki olarak kekik; öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözebilir. Aynı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılmalıdır. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir, kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanı sıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçsüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılabilir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenebilir, adet zamanlarındaki kramplı ağrılar geçiştirilebilir, ergenlik sivilceleri iyileştirilebilir. Kekik çayı içimi ve kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir. Kekik tentürü friksiyonları ile (ovarak sürme) romatizmal ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar ve organ titreklikleri tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Bu küçük bitki yastıklarını herkes hazırlayabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilir.
          Kardelen: Bembeyaz çiçekleri ile kış sonunda açan soğanlı bitkiler arasında belki de en çok tanınan bitkidir. Ülkemizde genel olarak kardelen adı ile bilinen bu cinse ait 10 civarında tür doğal olarak yetişmektedir. Galanthus elwesii ilk olarak 1874 yılında, İzmir yakınındaki dağlarda bulunmuş ve bilim dünyasına tanıtılmıştır. Kuzeybatı, Batı, Güneybatı Anadolu'da yayılış gösterir. 900–1800 metrede ardıç ve çam ormanları arasındaki açıklık, kayalık alanlarda serin yerlerde nemli, humusça zengin topraklarda yetişir. Sıcaklığın -15°C'ye kadar düşmesinden etkilenmez. Kısmi güneş alan yarı gölge yerleri sever. 2-3 cm. genişliğinde iki tane grimsi yeşil yaprağı 10-15 cm. uzunluğundadır. En uzun kardelen türlerinden birisidir. Yaprak uçları başlık şeklindedir. Ocak sonundan Mart sonuna kadar çiçek açar. Türkiye'den ihraç edilen çiçek soğanları listesinde ilk sırada yer alır. Kardelen nin Latince ismi(Galanthus elwesii) dir.
            Kuzu Göbeği: Çok değişken büyüklükte olup, genellilikle 4- 8 cm. yükseklikte ve 4–6 cm. çapındadır. Şekil bakımından kabaca yumurta gibidir; düzensiz, boyuna yönde düzgün bir sıra oluşturmayan, yuvarlak, biraz uzunca veya köşeli olabilen oldukça geniş, derin olmayan oyukları vardır, oyukların kenarı dolambaçlı sırtlarla ağ gibi görünür, çukur kısımları kırmızımsı sarı renkte, damar gibi çıkıntılar daha sarımtırak, bazen pembe veya kırmızılı zeytin rengindedir. Şapkanın dip kısmı sapa dik olarak oturur. Boyu 3 – 6 cm, eni 1–3 cm arasında değişir. Kuvvetli olup silindir şeklindedir. İçi boştur, fakat düzenli bir boşluk göstermeyip, dibinde daha genişler. Dış kısmı buruşuklu ve uzunluğuna oluklu, yukarı tarafında az olarak kepeklidir. Rengi kirli beyaz, sarımtırak, yaşlanma ile kahverengimsidir. Çok gevrek bir yapıdadır. Mum kıvamında, gevrek ve kırmızımtırak sarı renktedir. Hoş bir tada ve kokuya sahiptir. Koyu krem renklidir. Toprakta, orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında, bitki örtüsü yanmış arazide ilkbaharda, Mart ve Mayıs ayları arasında görülür. Akçaağaç, Fındık, Kayın, Dişbudak ve Karaağaçların altında tek tek bulunur. Çok iyi yenen bir mantardır, yavaş pişirildiği zaman çok lezzetli olur. Pişirilmeden önce çok iyi temizlenmelidir. Bir oturuşta çok fazla yenilmemelidir
        Yavşan: (Eşanlamlısı: Çoban otu) Sıracagiller familyasındandır. Ilıman bölgelerde yetişir. Çiçekleri mavi ya da beyaz olan otsu bir bitkidir. Çiçeklerinden infüzyon yolu ile faydalanılır.
Faydaları: Sindirim Sistemi: İştah açıcıdır. Her türlü mide bulantısına iyi gelir. Barsak parazitlerinin düşürülmesinde yardımcı olur. Bağışıklık Sistemi: Tonik olarak kullanılır. Kullanışı: Yavşan kesildikten sonra gölgede kurutulur. İhtiyaç duyulduğu zaman bir tutam yavşan çiğnenmeden yutulur. Ya da bir bardak suda bir tutan yavşan bir iki dakika bekletilir. Su süzülür. İstenildiği zaman içilir.

         Adaçayı :sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, adaçayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz. Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Adaçayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada adaçayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır. Şifalı bitki olarak kullanılmasının yanı sıra, adaçayının çok değerli bir baharat olduğunu ve böylece mutfaklara girdiğini de unutmamak gerekir

         KUŞBURNU: Kuşburnu meyvesinin tıbbi ve beslenme değeri konusundaki bilgiler oldukça eskidir. Hipokrat zamanında iltihaplara karşı Ortaçağda ve daha sonraki dönemlerde kan tükürmelere, dişeti kanamalarına, böbrek meme safra taşlarına, tenyaya, yılancık hastalığına karşı kullanılmıştır. Ayrıca şeker hastalıklarına, yan ağrılarına ve ishale karşı kullanımı çok yaygındır.
Ülkemizde de basur-hemoroit'e, raşitizme ve romatizmaya karşı şifa bulunduğundan dolayı kullanımı yaygındır. Etkin bir kan temizleyici, barsak yumuşatıcı, kurt düşürücü özelliğe sahip olan Kuşburnu, C Vitamini zenginliğinden ötürü vücudun gelişmesini düzenler. C Vitamini, vücutta bağ dokusunun sağlam ve sıkı olmasını sağlayarak soğuk algınlığı, nezle, grip ve diğer ateşli hastalıklara karşı direncini artırır.
         A ve E Vitaminleri ile birlikte antioksidan etki göstererek kanser riskini önler, ayrıca fenolik maddelerle birlikte damar cidarlarının sağlam olmasını sağlar. Sonuçta kanamaların önlenmesine yardımcı olur. Kuşburnu meyveleri yüksek oranda birçok vitamin ve mineral madde içerirken bitkinin diğer organları ise tıbbi özelliğe sahip tanen, glikozit ve flovenitler gibi organik maddeleri önemli miktarda içermektedirler
           Özellikle bitkisel gıdalarla sağlanan gıda posasıyla A, C, ve E vitaminlerine büyük işlevler yüklenmektedir. Refah toplumlarında stres, bedensel hareket yetersizliği ile birlikte işlenmiş, doğaldan uzaklaştırılmış, enerji ve protein yoğun gıdalarla beslenme başta kalp damar rahatsızlıkları olmak üzere birçok müzmin hastalığı beraberinde getirmektedir. Bu yüzden beslenmeden söz edildiği yerde mutlaka yağ ve yağlı yiyeceklerin etkilerinin azaltılması, meyve ve sebzelerin olabildiğince çok tüketilmesi önerilmektedir.
Kuşburnu ve ürünleri özellikle askorbik asit yani C vitamini ve fenolik maddelere bağlanan P vitamini faktörü ile dikkat çekmekte ve tanınmakta ve halk tarafından şifa niyetiyle tüketilmektedir. Tarih boyunca Tıbbın şifa olarak kullandığı en büyük kaynak: tabiat bitkileridir. Bu meyve Hipokrat zamanında iltihaplara karşı ortaçağda kan tükürmelere, dişetleri kanamalarına karşı, böbrek, mesane, safra taşlarına, tenyaya, yılancığa, şekere yan ağrılarına, ishale karşı kullanılmıştır. Bizde de basura ateşli hastalıklara karşı kullanılmakta, dinçlik verici özelliğinden ötürü zinde kalmak için çayı içilmektedir. Günümüzde bu meyvenin başlıca önemi içinde çok miktarda C ve P Vitamini içermesidir.
      

       ÇÖRE (Menengiç): Bazı yörelerde çetene de denir. Ağacına çıtırık denilir. Meyveleri yeşil renkte olup karabiber meyvesi şeklindedir. Sonbaharda olgunlaşır. Ağacına aşı yapılarak Antep fıstığı ağacına dönüştürülür.   

        Kullanıldığı alnlar, yararları: 

  • Çöreden kahve yapılır,
  • Sade olarak yenilir. Meyve olarak yenildiğinde antiseptik (mikrop  kırıcı, öldürücü) özelliği vardır? C ve E vitamini bakımdan zengindir.
  • Sabunda yapılır. Halk arasında bıttım sabunu diye geçer. Sabun: Vücuda iyi gelir. Saç besleyici özelliği vardır. Kısaca saçlara iyi gelir. 
  • Astıma iyi gelir.
  • Ayrıca yağıda çıkarılır. Yağı göğse sürüldüğünde öksürüğe iyi geldiği köyümüzdeki ihtiyarlar söylemektedir.
  • Ayak terlemelerini önler
  • Yaraları tedavi eder.
  • Böbrek kumlarının dökülmesinde yardımcı olur.
  • Mide  ağrılarını dindirir.
  • Ksürüğü keser.
  • İdrar yolları Solunmum yolları antisptiğidir.
 
  Bugün 12 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol